rss
twitter

10 Şubat 2011 Perşembe

PEKİ, ŞİMDİ NE OLACAK?

PEKİ, ŞİMDİ NE OLACAK?           
Son saniyelerde titremeyen elleri ve kazanma isteğiyle yeteneğini birleştirdiği zaman ortaya koyduklarını hayretle izlediğimiz bir isimden ve NBA’de son yıllardaki yaşadıklarından bahsetmek istedim sizlere bu yazımda.
Daha 16 yaşındayken Türkiye’nin basketbol lokomotiflerinden biri olan Efes Pilsen gibi bir takımda oynayabilme gücüne ve yeteneğine sahip olduğunu göstermişti bizlere. Ayrıca NBA’ e adım attığı ilk yılda takım arkadaşı Peja Stojakoviç’in de sakatlanmasından sonra ilk beşte başlaması ve o sezonu çaylaklar arasında 6. sırada yer alarak kapatması onun değerinin erken habercilerindendir.
 Evet, Hidayet Türkoğlu’ndan bahsediyorum.
2008’de normal sezonda hücum organizasyonlarında içeride Howard’ı, dışarıda da Lewis ve diğer şutörleri beslemesi ve şut yüzdesini arttırması hem takımının play off a kalmasında büyük bir katkı sağlamasını hem de NBA’in önemli ödüllerinden biri olan 'En çok gelişme kaydeden oyuncu' ödülünü evine götürmesini sağlamıştı. 2009 yılında takımının Play Off’ta finale kadar yükselmesinde önemli pay sahibi olan Hidayet değerini bir hayli arttırmış ve sezon sonunda Toronto’ya transfer olmuştu bildiğiniz üzere.
Bosh’un egosu ve Raptors’un oyun tarzından dolayı istediği başarıyı yakalamayan Hido uzun bir aradan sonra 26 sayı attığı bir maçın ardından yaptığı röportajda bu performansı hakkında gelen soru üzerine cevabı ‘top’ * olmuştu. O topu paylaşmayı sevdiği kadar potaya yönelmeyi seven bir oyuncu ve bu özelliğini Toronto’ da yitirmeye başlıyordu.
Sıkıntılı bir şekilde Toronto’dan ayrılıp kısa bir Phoenix macerası yaşadıktan sonra Bay 4. Çeyrek tekrar evinde…
Peki, şimdi ne olacak?
Kendisiyle birlikte Arenas ve J Richardson’un takıma dâhil olması Amway Arena sakinlerini sevince boğsa da atlanmaması gereken noktaları dile getirmek isterim.
Pozisyon yaratıldığında-ki bu işi Hido çok güzel beceriyordu- Lewis’in çok iyi bir yüzdeyle şut attığını biliyoruz. Ayrıca Howard faul problemine girdiğinde ya da yorulduğunda takıma can suyu olarak Gortat desteğini de unutmamak gerekir. Orlando bu iki silahından yoksun…

Bunun yanı sıra J Richardson ve Arenas’tan bahsetmeden geçmekte olmaz.
Richardson, yorumcular tarafından yeteneğini bir türlü kullanamayan bir oyuncu olarak nitelendirilmiştir. Warriors yıllarında iki kere 20 sayılı ortalamaları tutturmuştur fakat Phoenix’e geldiğinde oyunu son nefesini verdiği sıralarda hep S.Nash imdadına yetişip yaptığı asistlerle hayata döndürmüştür. Şimdi ise Orlando’daki sayı ortalamasının 16,6 olması şimdiki performansını açıklamak için yeterli bir ölçüt sayılabilir.
Öte yandan soyunma odasında takım arkadaşına kumar meselesinden dolayı silah doğrulmasından sonra Arenas’ın yeteneği bir tarafa mantalitesi bir tarafa demek geliyor içimden…
Tüm bu faktörlere rağmen Superman önderliğindeki Orlando halen doğunun elit takımları arasında gösteriliyor.
Asıl soru şu ki,
Hidayet eski evinde, farklı ev sakinleriyle birlikte; yeni kurulmuş olan Miami İmparatorluğu ve bünyesinde 4 tane All Star bulunduran Boston’un karşısında play offlarda  başarıyı yakalayabilecek mi?
Merakla bekliyoruz…
* Röportaja buradan erişebilirsiniz:http://www.youtube.com/watch?v=56GL0ayF9Fs

0 yorum: